Yitirdiklerimizin gölgesinde.. sirtimizda yine, yeni keskelerimizle hayatin süzgecinden akiyoruz yitirdiklerimize, yitirilenlere inat.. Magrur ve dik bir edayla, hep biraz eksilerek devam ediyoruz yollarimiza, belleklerimizin alisik oldugu bu olagan düzeni mecburen kabullenerek.. Oysa yasami sil bastan yasama firsati verilse, yine ayni hatalari yaparmiyiz acaba? Sirf düzeltmek adina kendimizden fakli davranirsak ne kadar biz olabiliriz mesela?
Hatalarimiz, bize yapilan hatalar, gercekten olgunlastiriyormu bizi yoksa katilastiriyormu yureklerimizi? Bu olgunlasma sürecinde kaybedislerimiz, sadece yitirdiklerimiz olmuyor aslinda, yitiyoruz bizde onlarla.. kendimizden birer parça birakarak gerimizde, ilerliyoruz "hayat devam ediyor" sloganiyla.. Kimi aklini birakiyor gerilerde, yola hafizasinin bir bölümünü hep mesgul eden bir yitirilenle.. Kimi kalbini birakiyor birilerinde.. sol yaninda hep bir siziyla.. Kimi sevdiklerini yitiriyor bu yolda.. eksilerek devam ediyor hayatina, çaresiz cirpinislarla.. Kimi yasamini birakiyor.. sonrasinda yasama hakkini veremeden, gerilerde yitirilmis bir yasamin gölgesinde.. Ruhlarimiz derin yaralar aliyor bu yitme, yitirilme sürecinde..
Yasamda bize her sunulani iyi, kötü, kabul etmeyi borç biliyoruz, sonra kendimizi avutmak adina siginiriyoruz cümlelerin ardina.. Eksilerek ilerlenen bir yolda, nasil bütün kalabilir insan?..
DS